Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv          Rss Listesi

MÜSTAKBEL PARALEL YAPILAR
   
 

Mehmet Uçar ¬

Mehmet Uçar

 MÜSTAKBEL PARALEL YAPILAR
 Yazı Boyutu

 Tarih : 18.05.2015 - 11:48:20 


İktidar ile sivil dini toplum gruplarının ilişkilerinin hangi zeminde olması gerektiği hususunda kafa yormak, sanırım, yere düşen ve ayağa kalkmaya çalışanlar kadar şu an için zorunlu işbirlikteliği gereği önlerine açılan düzlükte dörtnala at koşturanların da görevi olmalı. Bugün mecburiyetten baş tacı edilenlerin, kendilerine olan ihtiyaç ortadan kalktığında düşecekleri durumu anlamaları için, aynı suda iki kere yıkanmalarına gerek var mı? Yoksa günün sonunda dönemsel ittifakların, stratejik ortaklıkların ve cicim aylarının hazan mevsimine dönüşebileceğini görmek için acep kâhin olmak mı icap ediyor?


TEKLİF YAZILARI / MEHMET UÇAR

(mehmetucarcem@hotmail.com)
MÜSTAKBEL PARALEL YAPILAR

    Değerli okurlarım, Nisan ayındaki son MGK toplantısı kararlarına ilişkin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Bülent ARINÇ tarafından yapılan açıklamaları yakinen takip etme imkânınız oldu mu, bilemiyorum. Eğer öğrenme fırsatınız olmadıysa biz size bir nebze hatırlatalım, isterseniz: “Legal görünümlü illegal yapılanmalar adıyla sadece bu cemaatten örgüte dönmüş veya paralel devlet yapılanması dediğimiz olgu ile ilgili değil. Şu anda mevcudiyeti düşünülebilecek veya gelecekte de başka cemaatler olabilir, başka sosyolojik birikimler olabilir, başka yapılanmalar olabilir. Farklı düşüncelere sahip gruplaşmaların adeta devlete ikinci bir alternatif gibi yapılanması olabilir, bir genel tarif içerisine sokuldu. Yoksa Fethullah GÜLEN ile ilgili olarak şu örgütün faaliyetleri veya buna karşı alınacak tedbirler şeklinde münhasıran bir tabir getirilmedi. Bence doğru olan da budur. Çünkü sadece böyle bir topluluk var, sadece böyle bir tehdit söz konusu değil bunun benzerleri de bugün vardır."

    İnsan, bu sözleri nasıl okumalıyım diye düşünmeden edemiyor doğrusu? Öyle ya, yıllar önce yola çıkarken tamamen 'Kur'an-ı Kerim Hizmeti' sunan tasavvufi bir ekolün yurtlarını yıkımla işe başlayan bir siyasi hareket, yıllardır kamunun her alanında iç içe hareket ettiği bir diğer oluşumu bitirmek adına bu kez daha evvel yanlışlığına defaatle işaret ettiği KIRMIZI KİTAP'tan medet umar hale gelebiliyor. Tarih, bir gelişmenin mefulü(etkileneni, mağduru) iken öyle; faili iken ise böyle davranışları not etmeye devam eden unutmaz ve unutturmaz bir bilgi okyanusudur, başını kuma gömmek istemeyenlere...

      Dindar insanlarda oluşan endişelerin kaynağını şu cümleyle özetlemek mümkün: Yediği içtiği ayrı gitmeyen birilerine bir zaman sonra bunu yapabilen bir güç, yarın öbür gün, her yeri kontrol altına almak için aralarında çok da bir irtibat olmayan başkaca oluşumlara neler yapmayı aklından geçirmez ki. Dahası, şimdi de bize gün doğdu, önümüz açıldı, biraz da 'paralellerden' boşaltılan yerlere bizim arkadaşlarımız gelsin amacıyla elini ovuşturanların aynı filmin yeni versiyonunda figüran olması mukadder değil midir?

      Ben şahsen yukarıdaki alıntı cümleleri, sadece paralel yapı olarak adlandırdığımız oluşuma karşı önlem almakla yetinmedik; tüm dini hareketlerin potansiyel tehlike olabileceğini öngörerek tedbir alma yoluna gittik; dahası iktidar gibi düşünmeyen ekonomik, dini, sosyolojik potansiyel arz eden kim ya da kimler varsa onlara karşı da her tür önleyici tedbiri(!) aldık; şeklinde okuyorum. Açıklamanın satır aralarına bakıldığında başka tür bir okuma yapabilen varsa onu da can kulağıyla dinlemeye hazırım.

    İşin doğrusu, devlet olmanın gereği olarak milletin ve devletin bekası için gelecekteki riskleri ve tehditleri hesaba katarak tespit ve analizler yapmak, alınması gerekli kararları almak, devlet aygıtının temel vazifesidir. Buna kesinlikle bir itirazımız olamaz; fakat dost/düşman tanımlamasının yapılmasındaki konjonktürel değerlendirmeleri normal karşılamak zorunda mıyız? Yahut da masum faaliyetleri fevri ve indi değerlendirmelerle dönemsel düşmanlar safına itelemek gibi bir tarihi icraat gerçekte kime/neye hizmet eder? Bir tür 'besle ve kurban et' stratejisi ile yaklaşılan dini oluşumların, mevcut gelişmelerden ders almayıp da hala doğrudan iktidar üzerinden faaliyetlerini sürdürmek ve kısa sürede büyümek gibi bir yöntemi tercih etmeleri; inanın, hem anlamada hem de izahta zorlandığım konulardan...

      Uzak olmayan bir gelecekte pekâlâ, bir iktidar çıkıp da şimdilerde önü açılan bir başka sivil toplum örgütünü Osmanlıca öğrettikleri için harf inkılâbına muhalefetten; bir başkasını sus payı verilen gençlik ve izcilik faaliyetlerinden ya da diğer bir sivil toplum örgütünü düzenledikleri ve iktidarca da desteklenen yurt içi kültür gezilerden mütevellit, paralel yapı ilan edebilir. Hiç kimse olmaz dememeli; bu toprakların mayasında hiçbir şeyin garantisinin olmadığını hatırdan çıkarmamalıyız.

     İktidar ile sivil dini toplum gruplarının ilişkilerinin hangi zeminde olması gerektiği hususunda kafa yormak, sanırım, yere düşen ve ayağa kalkmaya çalışanlar kadar şu an için zorunlu işbirlikteliği gereği önlerine açılan düzlükte dörtnala at koşturanların da görevi olmalı. Bugün mecburiyetten baş tacı edilenlerin, kendilerine olan ihtiyaç ortadan kalktığında düşecekleri durumu anlamaları için, aynı suda iki kere yıkanmalarına gerek var mı? Yoksa günün sonunda dönemsel ittifakların, stratejik ortaklıkların ve cicim aylarının hazan mevsimine dönüşebileceğini görmek için acep kâhin olmak mı icap ediyor?        

   İstiklal Şairimiz Akif'in, "Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!/ Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?/Tarihi, tekerrür diye tarif ediyorlar;/ Hiç ibret alınsa tekerrür mü ederdi?" mısraları, 'müstakbel paralel yapılara' meccanen duyurulur... Sahi, post modern darbenin kudretlileri, nöbeti devrettiklerinden(!) çok emin oldukları için mi 28 Şubat'ın bin yıl süreceğini ilan etmişlerdi?




Yazdır

Word'e Aktar

Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Bu Yazıya Toplam 10 Puan Verildi
 Kaynak :  Mehmet Uçar

 Kategori  GÜNCEL

1581 Kişi Tarafından Okundu.

Yorum ( 0 )   

Kayıtlı Yorum Bulunmuyor.

 

 Bu Yazara Ait Diğer Yazılar

 
 
 

 

 Reklam

 Duyuru

 Reklam

 Köşe Yazıları

Ramazan Yıldırım

Ramazan Yıldırım ¬
ÜLKEYİ GEREN BİR CUMHURBAŞKANI: TAYYİP ERDOĞAN

Asım Cezayirlioğlu

Asım Cezayirlioğlu ¬
TÜRKİYE'DE "KUTUPLAŞMA"

Mehmet Uçar

Mehmet Uçar ¬
SURİYE SINIRIMIZDA NE Mİ OLUYOR?

Mesut Koç

Mesut Koç ¬
TERÖR VE BÖLGENİN AKIBETİ
 
 Reklam

 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 4
 Bugün : 88
 Dün : 280
 Toplam : 2039125
 Ip No : 3.137.216.227
     

 Reklam

 Reklam

 Takvim

Ekim 2024

Pts Sal Çrş Prş Cum Cts Pzr
1 2 3 4 5 6
7 8 9 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30 31
 

 Reklam

 
 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam

 Reklam






RESMİ İLAN |SİYASET |EĞİTİM |GÜNCEL |ASAYİŞ |TURİZM |KÜLTÜR-SANAT |SAĞLIK |EKONOMİ |SPOR | Gizlilik Politikası


 

   © Copyright - 2012- Fethiye Haber Merkezi - ANASAYFA - Tüm Hakları Saklıdır. 


Bu sitede

Çilem.Net Haber Yazılımı kullanılmaktadır.