Sivas Madımak katliamının 21. yılı nedeniyle Fethiye’de de anma etkinliği düzenlendi. Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesi tarafından Dernek Bahçesinde düzenlenen etkinliğe yoğun ilgi oldu.
Sivas’ta 21 yıl önce Madımak otelde çıkan yangında 33 şair ve yazarın hayatını kaybetmişti. Çıkan Olaylarda hayatını kaybeden 33 kişi Ölüm Yıldönümlerinde Fethiye’de de unutulmayarak anma etkinliği düzenlendi. Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesinin Bahçesinde düzenlenen Anma etkinliğinde Fethiyeli yerel sanatçı Eser Tunçoğlu türküler söylerken vatandaşlarda semah oynadılar.
Düzenlenen Anma Etkinliği ile ilgili olarak Bir açıklamada bulunan Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şube Başkanı Haydar Murat Topçu “Her 2 Temmuz’da; sadece acı yaşar Türkiye’de; türküler, semahlar, insanlık, duygular, şiirler, laiklik, demokrasi, hukuk, ahlak ve Türkiye ölür, sadece acı yaşar. Şeriat isteyenlerin Sivas’taki ayaklanmasının üzerinden yirmi bir yıl geçti. Türkiye Cumhuriyeti en karanlık günlerinden birini bundan 21 yıl önce Sivas’ta yaşadı. Cumhuriyet tarihimizin en önemli gerici ayaklanmasıydı. 2 Temmuz 1993 de Pir Sultan Abdal Şenliği için kente gelmiş otuz üç yazar, ozan, aydınımız o gün yakılarak öldürülmüştü. Bu ayaklanma ve kırımı düzenleyenler Hizbullah Örgütü üyeleriydi. Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!” diyerek ayaklanmışlardı. Ayaklanma sırasında aydınların sığındığı Madımak oteli kuşatıldı ve ateşe verildi. Otele sığınmış otuz üç aydınımız yanmaktan kurtulamadı. Ayaklanma gün boyu sürdü. Güvenlik güçleri ayaklanmayı bastırmakta yetersiz kaldı. Devleti yönetenlerin kararsızlığı nedeniyle de ancak akşam saatlerinde güçlükle bastırılabildi” dedi.
Olaydan sonra gözaltına alınan yüzden fazla kişi hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin “din devleti kurmaya kalkışma “ suçlamasıyla açtığı dava 2000 yılında sonuçlandı diyen Şube Başkanı Topçu “Otuz üç sanık idama, on dört sanık on beş yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. 2002 yılında idam cezası yürürlükten kalkınca cezalar “müebbet”e çevrildi. O gün katliamcıların avukatlığını üstlenenler bugün iktidardadır. Katillerin avukatlarının önemli bir kısmı milletvekilliği ile ödüllendirilmiştir. Yakalanabilen suçlular cezasını buldu ama o gün Sivas’ta yakılan canların acısı ve anısı hep yüreğimizi acıttı, acıtacak. Oysa aynı Sivas, 95 yıl önce bağımsızlık meşalesinin yakıldığı, karanlık günlere ışık olan ve manda fikrinin yok edildiği Sivas Kongresine ev sahipliği yapmıştı. Sivas Kongresi ile yakılan bağımsızlık ateşinin Cumhuriyetle taçlanışından 70 yıl sonra Madımak Otelinden yükselen kara dumanlar Cumhuriyetin ışığını, aydınlığını boğmaya yetmemiştir. 95 yıl önce bağımsızlık aşkı ile yola çıkan Mustafa Kemal ve bir avuç arkadaşını bağrına basan Sivas halkına ihanet eden kundakçılar, 2 Temmuz 1993 günü Anadolu aydınlanmasının ışığını tazelemeye gelenleri konuk etmek yerine ölüme göndermişlerdir.
Yüzyılların karanlığını sürdürmek isteyenler 21 yıl önce Cumhuriyetin ışığını söndürmek için Madımak’ta kara dumanları yükseltse de bu ülkenin aydınları gövdelerinin meşale olması pahasına bir kez daha önümüzü aydınlatmışlardır” dedi.
Topçu “Madımak, Çorum, Malatya, Maraş. Hepsi insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçlardır. Bu ülkenin, ‘ben insanım’ diyen ve vicdanı olan herkesin acısı, ortak yarasıdır ve asla unutturulamaz. Bu katliamları karartmak ve kapatmak isteyenlere inat, sesimizi her yeni gün daha fazla yükseltmek bir insanlık görevidir. Çünkü bu saldırılar, aydınlığa, çağdaşlığa, demokrasiye, bir arada yaşama kültürü ve çok sesliliğe yapılmıştır. Geçmişte yaşanan örneklerden de çok iyi biliyoruz ki bu insanlık dışı olayları gerçekleştirenlerin cezasız kalması, bu topraklara yeni acılar yaşatacaktır.
Ülkemizde özellikle son yıllarda Alevi toplumuna yönelik saldırılar sistematik bir şekilde artarken, sosyal barış, birlik ve beraberlik bizzat Siyasi iktidarın ayrıştırıcı dil ve uygulamalarıyla zedelenmiştir. Kullanılan söylemler ve üslupla, bilinçli bir şekilde, ülkeyi bölmeye çalışmakta, kutuplaştırmakta, kardeşi kardeşe düşman etmek için çabalamakta, yeni acılara çanak tutmaktadır. Ancak bu nefret söylemleri, evrensel ve çağdaş değerlere sahip olan bu topraklarda yurttaşlarımızı karşı karşıya getirmeye yetmeyecek; mezhepçilik üzerinden siyaset yapanlar asla emeline ulaşamayacaktır.
Ülkemizde Devletimizi yönetecek makam ve mevkilere aday olan kişilerin Atatürk devrimlerine gönülden bağlı, çağdaş, laik olması yönünde beklentilerimiz vardır. Bunun dışındaki dayatmalar, halkın onaylamadığı adayların seçenek olarak sunulması Atatürk İlke ve Devrimlerine ve Laikliğe bağlı halkımızı hiçe saymaktır. Bu siyaset anlayışı, bu akıl tutulması; Barışçıl yöntemlerle özgürlük ve demokrasi mücadelesini başlatan genç-yaşlı halkımızın farkına varacaktır. Atatürk Cumhuriyetinden vazgeçmeyeceğimizi, yeniden çağdaş ve aydınlık Türkiye’ kurmakta kararlı olduğumuzu haykırmaya devam edeceğiz. “ Umudumuz Atatürk İlke ve Devrimleridir. Vücutlarıyla 21 yıl önce aramızdan ayrılsalar bile düşünceleriyle yüzyıllarca yaşayacak olan Sivas’ta yitirdiğimiz aydınlarımızı saygıyla anıyor anıları önünde eğiliyoruz” diye konuştu.