Atatürkçü Düşünce Derneği Muğla Şubeleri Eşgüdüm toplantısı Fethiye Şubesinin ev sahipliğinde Fethiye’de gerçekleştirildi. Boğaziçi restorantta gerçekleştirilen Eşgüdüm Toplantısına Atatürkçü Düşünce Derneğinin Muğla’daki Şube Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile genel kurul delegeleri katıldılar.
Eşgüdüm toplantısı Saygı Duruşunda bulunulup İstiklal Marşının Okunması ile başladı. Daha sonra ise toplantıyı yönetecek olan divan kurulu belirlendi. Toplantıda ADD Genel Kurul Toplantısı ve Genel Merkez Seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Soma’da Meydana Gelen Kaza Sonrasında ADD Olarak Yapılacak Katkılarda görüşüldü. Toplantının açılış Konuşmasını ise Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şube Başkanı Haydar Murat Topçu gerçekleştirdi. Şube Başkanı Topçu konuşmasında “Ülkemiz bugünlerde tarihinin en karanlık dönemini yaşamaktadır. Cumhuriyet ve
Cumhuriyetin tüm kazanımları; emperyalizm, iç gericilik ve işbirlikçiler aracılığı ile yok edilmek istenmektedir. Karşı devrim süreci iktidar öncülüğünde sürdürülmektedir” dedi.
Topçu “Bugün cumhuriyetimiz sorgulanmakta, vatanımızı kurtaran, ülkemizi kuran Atatürk ve devrim önderleri eleştirilmekte, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen anayasa maddeleri değiştirilmek istenmekte, Türk’üm demek ve andımızı okumak ırkçılık olarak algılanmaktadır. Milletimiz yorulmuş, devletimiz hırpalanmış, kardeşliğimiz tartışmalı hale getirilmiş, inançlarımız istismara uğrayarak siyasete kurban edilmiştir. Söylenen sözlerin ve yapılanların amacı, ulusumuzu, sinsi bir planla Atatürk’ten uzaklaştırmak, ulusumuza Atatürk’ü unutturmaktır. Türkiye’de laiklik ilkesi gereğince devlet, din olgusunu vicdanlarda özgür bırakıyordu. Ancak şimdi din, devlete egemen kılınmaktadır.
Bundan sonra din, devletin tüm kurumlarını etki altına alacak ve devletin felsefesi haline dönüştürülecektir. Laik bir hukuk devletinde yasalar, tüzükler ve yönetmelikler, dinin emrine göre yapılamaz. Buna rağmen görünen o ki şeriatla yönetilen ülkelerdeki uygulamalar ülkemizde yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır. Emperyalizme karşı ilk kez zafer kazanan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yapılan saldırılara karşı asıl tepki vermesi gereken kurumlar, ne yazık ki, sessiz kalarak, görevlerini savsaklayarak ya da yerine getirmekten kaçınarak tarihimize karşı en büyük suçu işlemektedirler. Çünkü Atatürkçülüğün temelinde tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı vardır. Kemalizm’in altı ok’u, ülke sınırları içinde herkesin barış ortamında, eşit olarak yaşamasını ve paylaşmasını sağlamak amacının sistemleşmesidir. Bu nedenle emperyalizm, kendisine içimizden, Atatürk’ü ‘itibarsızlaştırmayı’ onların
yerine yapacak –işbirlikçiler aramış ve bulmuştur.
TARİH, İŞBİRLİKÇİLERİN HAZİN SONLARININ ÖRNEKLERİYLE DOLUDUR
Bugün bu kadar Atatürk’e açıktan saldıracak kadar cüretkar olmaları içinde bulunduğumuz siyasal koşullardan kaynaklanmaktadır. Bugün de emperyalizmin desteğiyle içerde, yırtılıp çöp sepetine atılan sevr’in yırtık parçalarını birleştirmeye çalışanlara bu ulus gereken yanıtı mutlaka verecektir. Tarih, işbirlikçilerin hazin sonlarının örnekleriyle doludur. Türkiye’nin bağımsızlığı, bölünmez bütünlüğünü aymazların, işbirlikçilerin, ihanet odaklarının türlü oyunlarına, kampanyalarına rağmen korumak geçmişte olduğu gibi bugün de, ulusalcıların, cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin sırtında büyük bir sorumluluk olarak durmaktadır” dedi.
Atatürk ilke ve devrimlerinden alacağımız güç ve ışıkla, emperyalizme karşı mücadele ederek, tam bağımsız, laik ve demokratik cumhuriyetimizi koruyacağımızın bilinmesi gerekmektedir diyen Haydar Murat Topçu “ Mustafa kemal Atatürk’ün; “vatana ihanetin nedeni olmaz, er ya da geç bedeli olur” sözü, siyasi iktidarın kulağına küpe olmalıdır.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni bağımsız bir siyasal varlık olarak kuran ulusal kurtuluş savaşının nabzı günümüzde ADD şubelerinde atmaktadır. ADD’nin tam bağımsızlıkçı, laik, çağdaş değerlerle desteklenen dik duruşu; emperyalizm işbirlikçisi dinci cemaatler, etnik devlet peşinde koşanlar, dindarlık görüntüsü altında ülkeyi soyanları rahatsızlık etmektedir. Bu kişi ve kurumlara karşı verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı gurur duyuyoruz. Bizler Atatürk için yorulmaya, Atatürkçü düşünce için emek vermeye, Atatürk ve düşüncelerini bıkmadan usanmadan anlatmaya devam edeceğiz. ADD atasından emanet aldığı bu ülkeyi böldürmeyecektir, vatanı sattırmayacaktır. Anadolu toprakları Mustafa Kemal’in özgürlük ateşiyle aydınlanmaya devam edecektir.
30 Mart Seçimleri Göstermiştir Ki Aydınlanmacı ve Cumhuriyet Güçlerinin Parçalanmışlığı Ne Acıdır Ki Cumhuriyet Düşmanlarının İşini Kolaylaştırmıştır.
Özetlemeye çalıştığımız genel durum, aynı zamanda cumhuriyetçi, aydınlanmacı, bağımsızlıkçı ve laik güçlerin önündeki görevlerini ortaya koymaktadır. Cumhuriyet kazanımlarının koruma görevinde, bütün yurtseverleri iş ve güç birliğine davet ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecinde Atatürkçü düşünce ışığında (siyasi iktidar dışında) tüm siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri cumhuriyet niteliklerine sahip bir aday üzerinde uzlaşmalıdır. 2015 genel seçimleri sonucunda halkın gerçek iktidarı göreve gelmelidir. bu sonucun elde edilebilmesi için; iktidarın dar ya da daraltılmış bölge seçim sistemini çıkartmasını engellemek hem de en azından seçim barajının yüzde 5 e düşürülmesini ve parmak boyasını yeniden kullanmasını sağlamak üzere yoğun kamuoyu ve meclis baskısı uygulanmalıdır. Bu konularda tüm gücümüzle çalışmalıyız”
dedi.
NAMUSUMUZLA YAŞAR, ONURUMUZLA ÖLÜRÜZ
Haydar Murat Topçu “ADD “devrimin demokratik kitle örgütü”dür. Cumhuriyet büyük bir tarih bilinci üzerine kurulmuştur. Atatürkçü Düşünce Derneği ulusal ve bağımsızlıkçı bu bilincin örgütüdür. Atatürkçü düşünce derneği günümüzün Kuva-i milliye, müdafaa-i hukuk, redd-i ilhak cemiyetleridir. Bugün görevimiz yeniden Kuva-i Milliye’nin öncü gücü olmak ve Türk ulusunda var olan ulusal bağımsızlık bilincini, Kemalizmin yol göstericiliğinde Türkiye’yi hak ettiği yere çıkarmaktır.
Vatanseverler birer tertiple zindanlara hapsedilmektedir. Hapsedilen yalnızca siyasetçi, komutan, gazeteci, yazarlar değil aynı zamanda cumhuriyet ve cumhuriyete ait bütün değerlerdir. Artık tüm bunlar, yalnızca bir tehlike değil, gelecekte karşılaşma olasılığı bulunan bir tehdit değil, her Türk’ün canını acıtacak kadar gerçektir. 90 yıl önce işgal ve ihanetle karşılaşmış, ateşle imtihandan geçmiş Türk milletinin, küllenmiş duyguları yeniden canlanmalıdır. Gelinen noktada hiçbir vatanseverin Atatürkçünün “sen rahat uyu atam” diyebilecek lüksü bulunmuyor.
Bunu diyebilmek için önce Türkiye’nin karşılaştığı büyük tehdidin bertaraf edilmesi gerekiyor. Zaman ağlama, sızlanma, teslimiyet değil küllerinden yeniden doğma, yeniden Mustafa Kemal olma zamanıdır. Türk ulusu “ulusal kurtuluş savaşı” ile emperyalizmin zincirlerini kırarak nasıl bağımsızlığını kazandıysa, bugün de aynı bilinç ve kararlılıkla zincirlerini kıracak, kuşatmayı yaracaktır. Bundan kimse kuşkusu duymasın. Kula kulluk etmeyecek, zalim’e boyun eğmeyeceğiz ve kimse umutlanmasın, bu vatanı böldürmeyeceğiz. Hepimiz Mustafa Kemal çocuğuyuz.
Onun ideolojisi ile büyüdük ve yaşamımızı, Kemalist Türkiye amacına adadık. Her Kemalist gibi Atatürk’ün emaneti olan cumhuriyeti onurla ve gururla omuzlarımda taşıyoruz. Şartlar ne olursa olsun, ödeyeceğim bedel ne olursa olsun son nefesimize kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Tarih hepimizin duruşunu ve sonuçlarını yazacaktır, ve o tarih yazılırken de sayfalar da Atatürkçü düşünce derneği'ne özel bir yer ayrılacaktır. Biz Atatürkçüyüz namusumuzla yaşar, onurumuzla ölürüz. Verilecek bir canımız var o da vatana helal olsun” diye konuştu.
)
